
DİZ BÖLGESİ SAKATLIKLARI
15 Ekim 2020, PerşembeBiri bükülüp açılma, diğeri ise küçük açılı içe-dışa dönme hareketidir. 3 kemikten (uyluk kemiği, diz kapağı, kaval kemiği), menisküslerden ve bağlardan oluşur. Menisküsler uyluk ve kaval kemiği arasında yer alıp amortisör görevi yaparlar. Diz kapağı eklemin önünde yer alıp bağlar ise hem eklem içi hem de eklem çevresinde yer alıp stabilizasyonu sağlarlar. Diz eklemi yalnızca hareket açısından değil; vücut ağırlığının taşınmasında, yük aktarımında ve dengede büyük rol oynamaktadır. Hareket çeşidi az gibi görünse de küçük kaymalar ve yuvarlanmalar sonucu birçok mekanik avantaj sağlar.
En sık diz eklem yaralanması ayak yerle temas halindeyken ayak bilek eklemi kilitli pozisyonda uygulanan kuvvet sonucu karşımıza çıkmaktadır. Diz bölgesinde en sık görülen yaralanmalar ise: Ön çapraz bağ, menüsküs, iç yan bağ, arka çapraz bağ yaralanmaları şeklinde karşımıza çıkar. Patellofemoral ağrı sendromu ise hem sporcularda hem de sedanter bireylerde en çok karşılaştığımız patolojiler arasındadır. Bütün bu patolojileri komplex bir travma sonucu hepsi bir arada görülebileceği gibi izole yaralanma şeklinde de gerçekleşebilir.
Ön çapraz bağ, diz ekleminin içinde bulunup uçları uyluk ve kaval kemiğine bağlıdır. Kaval kemiğinin hareket esnasında aşırı öne kaymasını ve dizin içe dönüşünü kontrol eder. En çok karşılaştığımız yaralanmadır. Yaralanma mekanizması ayak yere basarken ani dönme şeklindedir. Zıplamadan düşme gibi sporcunun kendinden kaynaklı pozisyonel durumlardan ya da travmalardan meydana gelebilir. Ani kopma hissi, dizde ani boşalmaya ses eşlik edebilir. Sporcu aktiviteye devam edemez ve bu durum tedavinin önemli bir bölümünde bu şekilde devam eder.
Menisküsler iç ve dış olmak üzere iki tane olup uyluk-kaval kemiği arasında bulunan yastıkçıklardır. Görevleri; kemikler arası sürtünmeyi önleyip yüzeylerini birbirine uygun hale getirmek, yükü eşit şekilde dağıtmak, hareketi kolaylaştırmak ve bağlara görevlerinde yardım etmektir. İç menisküs dış menisküse oranla daha sık yaralanır. Genç hastalarda daha çok travmaya bağlı yaralanırken, ilerleyen yaşlarda menisküs kalitesindeki düşüş, kilo artışı gibi sebeplerden dolayı yaralanabilmektedir. Semptomu genellikle diz içindeki ağrıdır. Dizin bükülü olduğu pozisyonlarda ağrı artar ve kitlenme gibi bulgular da eşlik edebilir.
İç yan bağ, eklem dışında olup dizin iç kısmında yer alır. Uyluk ve kaval kemiğine yapışıp dizi içe doğru zorlayacak kuvvetlere karşı stabilizasyon sağlar. Aynı zamanda dönme kuvvetlerinde de stabilizasyona yardımcı olur. Diz tam düz pozisyondayken iç ve dış yan bağlar gergindir. İç yan bağın en gergin olduğu pozisyon ise dizin 30 derece bükülü olduğu pozisyondur. Yaralanma mekanizması kaval kemiğinin uyluk kemiğine göre içe doğru zorlanması ya da hareket etmesidir. En sık karşılaşıldığı spor dalı kayak ve futboldur. Kadınların vücut yapısı nedeniyle X bacağa yatkın olması da erkeklere oranla daha büyük bir risk unsuru teşkil etmektedir. Şikayet genellikle bağın üzerinde hassasiyet durumu olmasıdır.
Arka çapraz bağ, diz ekleminin içinde bulunan ve ön çapraz bağ gibi olup zıt görev yapan bağdır. Ana görevi kaval kemiğinin diz düzeldiğinde aşırı geri gitmesini önlemektir. Dizin dışa dönme şeklindeki kuvvetlere karşı stabil hale gelmesini de sağlamaktadır. Yaralanma mekanizması ön çapraz bağ gibi ayak bileği kitliyken dizde rotasyon meydana gelmesidir. Sınırlaması ön çapraz bağa göre daha az olduğu için yaralanma yüzdesi daha düşüktür. Kopma bölgesinde kanama ve şişlik görülebilir. Bu durum yaralanmanın şiddetine bağlıdır.
Patellofemoral ağrı sendromu (PFAS) ise, özellikle koşu aktivitesi gibi tekrarlı açılıp kapanma hareketinin bulunduğu sporlarda karşılaştığımız bir durumdur. Kemikler arası sürtünmeye bağlı kıkırdak dokuda harabiyet oluşur ve yeri tanımlanamayan ön diz ağrısı tablosu ile karşımıza çıkar. Bu patolojide, değindiğimiz diğer yaralanmalardan ziyade uzun süreli sinsi bir durumdan bahsedebiliriz. Dizi tekrarlı açıp kapama hareketi kemikler arası kıkırdakta aşınma oluşturabilir. Bu da ağrının yalnızca hareketle değil dinlenme halindeyken de hissedilmesine sebep verebilir.
Bütün bu patolojilerin tedavisinde en önemli basamak durumun tespit edilmesidir. Bağ/menisküs yaralanmalarının ayırt edilebilmesi için sahada acil uygulanabilecek birçok testleme mevcuttur. Patellofemoral ağrı sendromu ise belli tetkikler sonucu tanı alır. Burada da devreye fizyoterapist girer. Yaralanmanın mekanizmasını iyi gözlemlemiş ve tipini/derecesini iyi ayırt etmiş olması gerekmektedir. Özellikle müsabaka esnasında tüm bunları hızlı bir süreç içerisinde gerçekleştirip doğru kararı verir. Cerrahi ya da kontrollü istirahat sonrası rehabilitasyon ise önemli olan bir diğer basamaktır. Geri dönüşün hızlı ve yeterli sağlanması, yeni bir yaralanmanın önlenmesi ve performansın korunması sporcu için çok önemlidir. Fizyoterapist bütün bunları sağlayabilmek amacıyla doğru yaklaşım ve program seçip rehabilitasyon hızını ve şiddetini sporcuya spesifik olarak belirler. Tedavi süreci değerlendirmeyle iç içe geçer ve sporcu ya da birey normal yaşamına dönse bile takibini sağlar.